Bugün yaşananlar
bana 12 Eylül öncesindeki prokovasyonları hatırlatıyor... Mesela; bırakın kapı komşusunu aynı ailenin bireyleri arasında, sağ-sol kavgalarıyla kardeşleri birbirine kırdıran o hastalıklı ruh haline nasıl bürünmüştük?.. Cinayet silahları, nasıl oluyordu da birbiriyle çatışan gruplar tarafından kullanıyordu?.. Yani, solcunun silahı sağcıdan, sağcının silahı solcudan çıkıyordu... Akıl mantık alıyor mu?.. İstanbul'da katledilen bir bilim adamının cesedini çöplüğe atanlar, cenazenin üzerine "Anti Terör Birliği" notu bırakmıştı... Adı terör karşıtlığı olan bir örgüt, nasıl olur da bu cinayeti yapardı?.. Adeta, milletin aklıyla da alay ediliyordu... Silah kaçakçılığı dosyası hazırlayan gazeteci Abdi İpekçi'yi sözde bir MHP'liye; gümrük kapılarında yolsuzluğu önlemek için çırpınan MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ı bir solcuya katlettirenler, olayın gerçek yüzünü örtbas etmek için sağ-sol çatışmasının arkasına sığınmış, bütün Türkiye, bu hainliği "Siyasi husumet" olarak algılamıştı... Mesela; Çorum ve Kahramanmaraş'ta asırlardır huzur içinde yaşayan Alevi-Sünnileri karşı karşıya getiren o fitili, küçük bir kıvılcımla ateşleyenler kimlerdi?.. Daha neler neler var... O kahredici günleri yaşayan biri olarak, hatırlatmada bulunmak istedim... Çünkü, bugün de Türk-Kürt çatışmasının fitilini ateşlemek için pusuda bekleyenleri görüyorum... 12 Eylül öncesinde, önemli bilim adamları, gazeteci-yazar, siyasetçi, asker-polis ve binlerce yaşlı- genç kaybettik... Ne o aileler ne de o günleri yaşayanlar olarak, bu acıları unuttuk... 12 Eylül öncesinde bizim kuşağı oyuna getirenler, bugün yine sahnede... Dün, sağ-sol ve Alevi-Sünni çatışmasını organize edenler, bugün de Türk-Kürt kavgasını körüklemektedir... Bu ülkenin düşmanı; bin yıllık kardeşlikle et-tırnak olmuş, Çanakkale'de aynı siperde düşmanla vuruşmuş, Milli Mücadale'de emperyalistlere karşı omuz omuza savaşmış Kürtler değil, PKK'nın ta kendisidir... Bu gerçeği algılayamazsak, hepimize yazık olacak!..
bana 12 Eylül öncesindeki prokovasyonları hatırlatıyor... Mesela; bırakın kapı komşusunu aynı ailenin bireyleri arasında, sağ-sol kavgalarıyla kardeşleri birbirine kırdıran o hastalıklı ruh haline nasıl bürünmüştük?.. Cinayet silahları, nasıl oluyordu da birbiriyle çatışan gruplar tarafından kullanıyordu?.. Yani, solcunun silahı sağcıdan, sağcının silahı solcudan çıkıyordu... Akıl mantık alıyor mu?.. İstanbul'da katledilen bir bilim adamının cesedini çöplüğe atanlar, cenazenin üzerine "Anti Terör Birliği" notu bırakmıştı... Adı terör karşıtlığı olan bir örgüt, nasıl olur da bu cinayeti yapardı?.. Adeta, milletin aklıyla da alay ediliyordu... Silah kaçakçılığı dosyası hazırlayan gazeteci Abdi İpekçi'yi sözde bir MHP'liye; gümrük kapılarında yolsuzluğu önlemek için çırpınan MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ı bir solcuya katlettirenler, olayın gerçek yüzünü örtbas etmek için sağ-sol çatışmasının arkasına sığınmış, bütün Türkiye, bu hainliği "Siyasi husumet" olarak algılamıştı... Mesela; Çorum ve Kahramanmaraş'ta asırlardır huzur içinde yaşayan Alevi-Sünnileri karşı karşıya getiren o fitili, küçük bir kıvılcımla ateşleyenler kimlerdi?.. Daha neler neler var... O kahredici günleri yaşayan biri olarak, hatırlatmada bulunmak istedim... Çünkü, bugün de Türk-Kürt çatışmasının fitilini ateşlemek için pusuda bekleyenleri görüyorum... 12 Eylül öncesinde, önemli bilim adamları, gazeteci-yazar, siyasetçi, asker-polis ve binlerce yaşlı- genç kaybettik... Ne o aileler ne de o günleri yaşayanlar olarak, bu acıları unuttuk... 12 Eylül öncesinde bizim kuşağı oyuna getirenler, bugün yine sahnede... Dün, sağ-sol ve Alevi-Sünni çatışmasını organize edenler, bugün de Türk-Kürt kavgasını körüklemektedir... Bu ülkenin düşmanı; bin yıllık kardeşlikle et-tırnak olmuş, Çanakkale'de aynı siperde düşmanla vuruşmuş, Milli Mücadale'de emperyalistlere karşı omuz omuza savaşmış Kürtler değil, PKK'nın ta kendisidir... Bu gerçeği algılayamazsak, hepimize yazık olacak!..