PTT Çalışanları Dayanışma Derneği Genel Başkanı Onur Karagöl, Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Kudak ve dernek üyeleri Derya Zengin, Duygu İnce, Abdurrahman Yılmaz ve Yasin Bedir’in başlattıkları kampanya çerçevesinde Afrin’den, yurtdışından ve Türkiye’nin dört bir tarafında bulunan Yılport Samsunsporlu taraftarların başkanımız İsmail Uyanık, Teknik Direktörümüz İsmet Taşdemir, teknik heyet ve futbolcularımıza yazdıkları moral mektuplarını Nuri Asan Tesisleri’ne gelerek idman öncesi verdi.Mektupları alan teknik heyet ve futbolcular taraftarlara teşekkür ederken, kendisine gelen mektubu okuyan başkanımız İsmail Uyanık ise duygulandı.BAŞKANIMIZA MEKTUPKıymetli İsmail Uyanık Başkanım;
Köklerini Samsun’a salıp, dallarını Koceli’ye uzatan Samsunlu bir evlat
olarak, modern çağın hissiz imkanlarını ardına bırakıp, kalemini
sevdasına kavuşturarak hissiyat çağının fermanı bir mektupla size hitap
etmenin onurunu yaşıyorum.
Ne hissettiğini bile bilmeyecek kadar küçük yaşlarda, Samsun’un emek
kokan sanayi sokaklarında, arkadaşımın yaptığı enfes ortayla gelen
plastik topu iş yeri kapısının çatalına gönderirken gelen gol sesi, tüm
sanayiyi ayağa kaldırmaya yetmişti. 19 Mayıs Stadyumundan gelen bu ses
komşusunu hiç rahatsız etmiyor, aksine ona bayram havası yaşatıyordu.
Çünkü sanayinin bütün çocukları da komşusunun evinde maç izliyordu. Bize
de kıyılamazdı elbet. ‘Hadi gidin çocuklar’ seslenişi bizim için adeta
bir fermandı. Koşuyor muyduk, uçuyor muyduk, bunun en iyi sanayi
sokakları bilirdi. Kimseyi ayırmaya gönlü olmayan çevre duvarların açık
tellerinden sıyrılmak bizim için en güzel kaçış anıydı. Elimizden kimse
tutmaz, kimsenin de gözü arkada kalmazdı. Samsun’un evladına kimse bir
şey yapmaz, yapamazdı.
Kapı mı?
Pala bıyıklı polis amcanın ‘geçin çocuklar’ demesiyle hemen kesilirdi
biletlerimiz.
Yeşil rengin nasıl bu kadar göz alabildiğini biz bu yeşil sahada
görmüştük. Kopacak fırtınayı haber veren uğultuyu kulaklarımız ilk orda
duymuştu. Ayakta tutmak için miydi buz gibi taştan oturaklar; dilleri
olsaydı da konuşabilselerdi. Muazzamlıktan dönerdi de başımız, gözümüzü
toptan başka bir yere ayıramazdık.
‘Ah orda biz olacaktık! Nasıl da doksana çakardık.’
Anlayacak yaşta değildik belki, ama Samsunlu olduğumuzu ilk orada
hissetmiştik. Futbolun sadece futbol olmadığını ilk gol sevincinde
tanımadığımız ağabeylerimize sarılırken anlamıştık. Samsunspor’un da
sadece bir futbol kulübü olmadığını; sokaklar inlediğinde, statlar
gürlediğinde, üzerindeki armaya tir tir titreyen kalbimize elimizi
koyduğumuzda anlamıştık.
Üzerinden yıllar geçti. Nesiller değişti. Birçok şey de tarih oldu. Ama
bir şey hiç değişmedi: Çocukluğumuzun ilk maçında 19 Mayıs Stadyumundan
galibiyetle ayrılırken, maçın sonunda o çocuklara el sallayan bir başkan
vardı ve yine o başkan Samsunspor’un başında.
Kıymetli Başkanım;
Tarih sizi çağırdı, koşarak geldiniz.
Samsun’un evlatlarına söyleyiniz!
Tarih şimdi de Samsunspor’u çağırıyor.
O çocuklar şampiyonluğun ardından yine el sallamanızı bekliyor.
Saygı ve sevgilerimle…Mustafa BAYRAKTAR
O çocuklardan sadece birisi
06.02.2019 - Kocaeli
Köklerini Samsun’a salıp, dallarını Koceli’ye uzatan Samsunlu bir evlat
olarak, modern çağın hissiz imkanlarını ardına bırakıp, kalemini
sevdasına kavuşturarak hissiyat çağının fermanı bir mektupla size hitap
etmenin onurunu yaşıyorum.
Ne hissettiğini bile bilmeyecek kadar küçük yaşlarda, Samsun’un emek
kokan sanayi sokaklarında, arkadaşımın yaptığı enfes ortayla gelen
plastik topu iş yeri kapısının çatalına gönderirken gelen gol sesi, tüm
sanayiyi ayağa kaldırmaya yetmişti. 19 Mayıs Stadyumundan gelen bu ses
komşusunu hiç rahatsız etmiyor, aksine ona bayram havası yaşatıyordu.
Çünkü sanayinin bütün çocukları da komşusunun evinde maç izliyordu. Bize
de kıyılamazdı elbet. ‘Hadi gidin çocuklar’ seslenişi bizim için adeta
bir fermandı. Koşuyor muyduk, uçuyor muyduk, bunun en iyi sanayi
sokakları bilirdi. Kimseyi ayırmaya gönlü olmayan çevre duvarların açık
tellerinden sıyrılmak bizim için en güzel kaçış anıydı. Elimizden kimse
tutmaz, kimsenin de gözü arkada kalmazdı. Samsun’un evladına kimse bir
şey yapmaz, yapamazdı.
Kapı mı?
Pala bıyıklı polis amcanın ‘geçin çocuklar’ demesiyle hemen kesilirdi
biletlerimiz.
Yeşil rengin nasıl bu kadar göz alabildiğini biz bu yeşil sahada
görmüştük. Kopacak fırtınayı haber veren uğultuyu kulaklarımız ilk orda
duymuştu. Ayakta tutmak için miydi buz gibi taştan oturaklar; dilleri
olsaydı da konuşabilselerdi. Muazzamlıktan dönerdi de başımız, gözümüzü
toptan başka bir yere ayıramazdık.
‘Ah orda biz olacaktık! Nasıl da doksana çakardık.’
Anlayacak yaşta değildik belki, ama Samsunlu olduğumuzu ilk orada
hissetmiştik. Futbolun sadece futbol olmadığını ilk gol sevincinde
tanımadığımız ağabeylerimize sarılırken anlamıştık. Samsunspor’un da
sadece bir futbol kulübü olmadığını; sokaklar inlediğinde, statlar
gürlediğinde, üzerindeki armaya tir tir titreyen kalbimize elimizi
koyduğumuzda anlamıştık.
Üzerinden yıllar geçti. Nesiller değişti. Birçok şey de tarih oldu. Ama
bir şey hiç değişmedi: Çocukluğumuzun ilk maçında 19 Mayıs Stadyumundan
galibiyetle ayrılırken, maçın sonunda o çocuklara el sallayan bir başkan
vardı ve yine o başkan Samsunspor’un başında.
Kıymetli Başkanım;
Tarih sizi çağırdı, koşarak geldiniz.
Samsun’un evlatlarına söyleyiniz!
Tarih şimdi de Samsunspor’u çağırıyor.
O çocuklar şampiyonluğun ardından yine el sallamanızı bekliyor.
Saygı ve sevgilerimle…Mustafa BAYRAKTAR
O çocuklardan sadece birisi
06.02.2019 - Kocaeli