Filistin ve Kudüs için pedal çevirip basın açıklaması yaptılar

TAKİP ET

Filistin'de yaşanan katliama karşı farkındalık oluşturmak için Samsun'da bulunan dernek, vakıf ve sendikaların gençlik kolları tarafından 'Kudüs İçin Bisikletini Al Gel' isimli etkinlik yapıldı.

Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de katıldığı etkinlikte bisikletliler tüm dünyaya, Kudüs’te yaşananlara dikkat çekmek ve çocukların ölmesini istemediklerini anlatmak için 17 kilometrelik parkurda bisiklet sürdü.
Programda önemi hakkında konuşan Başkan Mustafa Demir, Türkiye olarak Filistin davasının yanında olduklarını dile getirerek, "Kudüs'te Filistinlere karşı bir katliam var. Zulüm var, işgal var. İnşallah bunu gençlerimiz vasıtasıyla tüm dünyaya Samsun'dan haykıracağız" dedi.


Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Samsun Valisi Doç.Dr. Zülkif Dağlı ise "Mescid'i Aksa'nın kurtuluşu da gençlerimiz vasıtasıyla olacak. Farkındalık ve duyarlılık kazandırma çalışmalarımızı Kudüs Platformu ve Mescid'i Aksa Platformu adı altında devam ettireceğiz. Gençliğimizin buna sahip çıkması son derece önemli" diye konuştu.
Atakum Gençlik Merkezi önünden başlayan bisiklet turu Yat Limanı’nda devam etti. Yüzlerce bisikletli ve katılımcı eşiliğinde basın açıklaması ve dua yapıldı.

Samsun Genç Sivil Toplum Kuruluşları adına basın açıklaması gerçekleştiren Dr. Ali SARIALİOĞLU konuşmasında: “7 Mayıs Cuma günü yatsı namazının ardından İsrail güvenlik güçleri Mescid-i Aksa içerisine girerek, namaz kılan Müslümanlara saldırılarda bulundu. Harem-i Şerif’te ibadet eden 53 Filistin vatandaşı bu saldırılarda yaralandı. Yaralı sayısı şu an 254’ün üzerine çıkmış bulunmaktadır. İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda aralarında İnsani Yardım Vakfımızın (İHH) yetiştirdiği kardeşlerimizin de olduğu, 66'sı çocuk, 39'u kadın olmak üzere toplam 254 şehid vermiş bulunmaktayız. Binlerce yaralımız konuya hassasiyet gösteren uluslararası yardım kuruluşları tarafından tedavi altına alındı. 
İsrail’in son dönemde artırarak geliştirdiği zalim saldırılar ve hukuk tanımazlık, yalnızca Müslümanların ilk kıblesi, yeryüzündeki en kutsal mekânlarından biri olan Mescid-i Aksa ile sınırlı kalmayıp, pek çok olayda daha kendini göstermiştir. Uzun zamandır var olan bu hak ihlallerinin ve saldırıların, hiçbir kutsal değer tanımadan özellikle Ramazan ayında -Mescid-i Aksa merkezli olmakla beraber İsrail tarafından daha da arttırılması Filistinliler ve Müslüman âlemi için bardağı taşıran son damla olmuştur.
İsrail’in işgali sonucunda ortaya çıkan Filistin’in parçalanmışlığı ve devletleşme yolundaki engeller, İsrail tarafından uluslararası siyasal zeminde meşru bir gerekçeymiş gibi kullanılırken; son yaşanan süreçte İsrail’in Filistin’e yönelik gerçekleştirdiği politikalar, kendisinde “Ortadoğu’nun tek hukuk devleti(!)” vasfı gören İsrail’in, Filistin’in özgürleşme ve demokratikleşme süreçlerini nasıl engellediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.


Bu süreçte uluslararası medya İsrail zülmünden nasibini almış ancak ne yazılı ve görsel medyanın sessiz vurdumduymazlığına bu sefer sosyal medya mecraları da eklenmiştir. Her ortamda insan hak ve hürriyetlerini savunduğunu iddia eden Twitter, instegram facebook gibi sosyal medya unsurları İsrail zulmünü gösteren yayınları engellediği gibi uydu görüntüleri paylaşımı yapan yazılımlarda İsrail zulmünün eserlerini karartarak gerçeğin İnsanlıkla buluşması engellenmiştir.
Kendilerini dünyanın jandarması gören ve süper mega güç olduğunu iddia eden ülkeler günlerce sessizliğini bozmamış, günler sonra yaptıkları açıklamalarda ise “İsrail’in kendisini savunma hakkı olduğunu” belirtmiştir. Burada kendilerine soruyoruz: Filistin Devletinin kendilerini savunmaya hakkı yok mudur ? Evleri işgal edilen evlerinden kovulan insanların evlerini savunmaya hakkı yok mudur ? Çoçukları şehid edilen annelerin çocuklarını korumaya hakkı yok mudur?
Uluslararası hukuk, kamuoyu, sivil toplum örgütleri, insan hakları örgütleri, barış örgütleri, siyasal kurumlar; İsrail’in bu şımarık, işgalci ve kural tanımaz tavrına karşı bir an önce bir araya gelmeli ve artık elini taşın altına koymalıdır. Bu kurumlar İsrail’in tavrına karşı sessizliğini koruduğu müddetçe bu saldırılar devam edecek, Filistin’de barıştan ve uzlaşıdan söz etmek mümkün olmayacaktır. Geçmişin acılarını Müslümanlar üzerinden ödetmeye çalışan İsrail, Filistin toplumunun varlığını hiçe saymakta ve kurulduğu günden itibaren sistematik biçimde işgal ve soykırım suçları işlemektedir. Geçmişin acıları ile yüzleştirilmesi gereken Müslümanlar ve Filistin değil, Batı’nın bizzat kendisidir. Bugün din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin herkesin özgürce yaşadığı ve haklarını yeri getirebildiği bir Kudüs’ten bahsetmek istiyorsak, geçmişin tecrübeleri ve bugün yaşananları göz önünde bulundurmak tüm dünyanın vazifesidir.


Elbetteki Kudüs’ü en çok biz sevdik. Çünkü seven sevdiğine kıyamaz. İslam hakimiyetinde kaldığı hiçbir dönemde Kudüste yaşayan insanlar zulüm görmemiş kan dökülmemiştir. Hatta burada yaşayan bitki hayvan bütün canlıların yaşama haklarına özen gösterilmiştir. Bu manada kim hangi kararı alırsa Kudüs sahipsiz değildir. Kudüs Filistin’in başkenti, Müslümanların mukaddes şehridir ve olmaya devam edecektir. 

Ey Kudüs ey kentlerin acılısı
Ey göz kapakları arasında kabaran
Büyük gözyaşı damlası
Kim durdurur düşmanları sana karşı
Elbet İnsanlık,
Gergin uykulardan, kör gecelerden uyandığında
Getirecektir sana, bir sabah kardan aydınlık.
İşte o zaman, işte o zaman
Ey Mescid-i Aksa
Düşlerimizde verilen selam
Kucaklayacaktır seni İşte o gün elbet İslam

Kudüs için verilen mücadeleyi bu kentte yaşayan Müslümanların omuzlarına yükleyerek bir çözüme ulaşılamayacağı artık anlaşılmıştır. Bu nedenle sivil inisiyatiflerin ve hukukçuların başını çektiği küresel bir mücadele yürütülmelidir. BM, UNESCO, İİT nezdinde yürütülen süreçlere ilave olarak tüm insanlar ve uluslararası kurumlar birlikte hareket ederek Siyonistlerin oldu-bittilerini önleyecek girişimleri artırmalıdır.
Bu manada Samsun’dan Müslüman Gençler olarak önerilerimiz;
1-    Müslüman ülkeler Kudüs ve Filistin sorunu adil bir çözüme ulaşana kadar aralarındaki anlaşmazlıkları öteleyip, çözüm elde edilinceye kadar  birlik ve beraberlik içinde hareket etmelidirler.
2-    Bir ırkçılık ve insanlık suçu olan siyonizme karşı bilinçlendirme ve mücadele amaçlı “Siyonizm ile Mücadele Dernekleri” tüm Müslüman ülkelerde ve şehirlerde kurulmalıdır.
3-    Kendisine Kudüs’te yaklaşık 100 yıldır yaşanan zalimliği büyük bir sorun olarak gören ülkeler eğitim sistemlerine Kudüs olaylarını bilimsel metodlar ile anlatmalıdırlar.
4-    Kudüs bilincini ve Filistin davasını kendine dert edinen tüm sivil toplum kuruluşları yaptıkları her etkinliğe Kudüs’e selam vererek başlamalıdırlar.
5-    Kudüs bilincini ve Filistin davasını dinç tutmak adına yeni doğacak çocuklara isim olarak Kudüs ve Aksa isimleri verilmelidir. 
6-    Periyodik olarak Kudüs bilincini ve Filistin davasına dair bölgemizdeki insanları aydınlatıcı ve birliğimizi pekiştirici bilimsel ve geleneksel toplantılar yapılmalıdır.
7-    Dünyanın tüm ülkelerinde tüm imkanlarımız seferber edilerek Kudüs bilincini ve Filistin davasını savunacak lobiler ve işbirliği yöntemleri geliştirilmelidir. Gerçek bilgiye ulaşma ve gençliğin bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
8-    Kudüs’ü kendisine mukaddes şehir olarak kabul eden dinlerin ve mezheplerin ruhani liderleri ve önderleri bir araya gelip, bu şehirde, isminin anlam bulduğu gibi barışı kurmalıdırlar. Bu onların hem inançlarına karşı hem de insanlığa karşı sorumluklarıdır.
9-    İsrail’in hukuk ihlalleri, uluslararası yargının ve özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkisindeki suçlar kapsamına girmektedir. İsrail, hukuksuz işlemleri için uluslararası kamuoyu önünde yargılanmalıdır. Bunun için Birleşmiş Milletler nezdinde genel kurul karar almalıdır. Hiçbir gücün veya ülkenin veto hakkı olmamalıdır. Gerek ekonomik, gerek teknolojik nedenlerle ülkelerin şantaj ve tehditlerle hakikat yolunda karar vermelerini engelleyecek girişimleri önleyecek denetimler yapılmalı ve bunları ifşa edecek mekanizmalar geliştirilmelidir.
10-    Adil barış ve istikrarı sağlamak için Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etmeleri ve bağımsız devletlerine kavuşmaları sağlanmalıdır.

KÜFÜR DEVAM EDER, ZULÜM DEVAM ETMEZ !!!
     “Hakikatin olmadığı yerde adaletten söz etmek mümkün olmaz”; İsrail’in kuruluşu, yayılmacılığı ve Filistin konusunda sergilediği siyasetin tamamıyla uluslararası hukuka aykırı olduğunu ifade ediyor, uluslararası güvenlik ve hukuk kurumlarını gereğini yapmaya davet ediyoruz. Bugün burada Kudüs dostları ile birlikte İsrail'in hukuksuz uygulamalarına karşı çıkıyoruz. Tüm Filistin ve Kudüs dostları olarak bu davayı savunmaya devam edeceğiz. Tüm dünyadaki insanları, uluslararası mekanizmaları ve adaleti ve hukuku savunan herkesi harekete geçmeye ve İsrail’in attığı bu işgal adımlarını durdurmaya çağırıyoruz. 
Ayrıca; Filistin davası ve Kudüs özelinde yer yüzünde zulüm gören tüm insanlık için, Mayanmar’dan Urumçi’ye Potani’den Doğu Türkistan’a, Afrika’dan Latin Amerika’ya, Afganistan’dan Uzak Asya’ya tüm mazlumların acılarını paylaşıyor ve onlara Selam yolluyoruz. 

Müslümanlar olarak, İsrail’in zalim politikalarını hiçbir zaman benimsemeyeceğimizi ifade ediyor, Kudüs özgür oluncaya kadar ve yeryüzünde zulüm son buluncaya kadar mücadelemizi tüm gücümüzle sürdüreceğimizi bildiriyoruz Özgür bir Filistin ve Özgür bir Mescid-i Aksa için, Adil, Hakkaniyetli ve Onurlu Bir Dünya için gerekirse canlarımızı ortaya koyacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.

Ey Kudüs Ey peygamberler kokusu
Seni unurtursak kalbimiz kurusun !!!” dedi. 
Samsun’da yaşayan Flistinli gençler adına Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi 5.sınıf öğrencisi Muhammed İsmail yaptığı konuşmasında :

قال تعالى: {سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُو السَّمِيعُ الْبَصِيرُ} إن ارض فلسطين ارض وقف إسلامي خالص لا يجوز التفريط بشبر منها أو حتى المساومة عليه.وقد خص الله هذه الأرض بأنها كانت مهد الديانات ودار الأنبياء عليهم السلام وبارك الله في أهلها وزرعها وثمرها ومائها وشمسها وكل ما عليها من حياة او جماد، ن الإحتلال الصهيوني ومن يقف خلفه من قوى الشر في مشارق الارض ومغاربها لم يراعوا حرمة لدين او لبشر .. ولم يكتفوا باحتلال الارض وتهجير أهلها بل وأوغلوا بالقتل والتهجير حتى اقاموا ما يسمى بوطنهم المزعوم،وسرقوا كل ما ينسب لفلسطين لهم حتى اصناف الطعام الشعبي إدعوا أنه موروثهم وثقافتهم، ان الاحتلال الصهيوني وبدعم أمريكي وصمت عالمي يحاول السيطرة على المدينة المقدسة وتهجير اهلها وتهويد معالمها الإسلامية والمسيحية، ضاربين بعرض الحائط كل القوانين والأعراف ومتناسين الواقع التاريخي للقدس وكل فلسطين حيث كان يعيش الجميع دون أي تفرقة على أساس العرق او الدين واذا استمر الصمت العالمي تجاه جرائمهم فلن تكون الشيخ جراح وسلوان آخر محاولاتهم ولقد فاقت جرائم الاحتلال الصهيوني في فلسطين كل ما يتوقعه العقل او المنطق، ففي جولة التصعيد الأخيرة قتل الاحتلال ستين طفلا واربعين إمرأه في استهدافه للمدنيين بالطائرات الحربية وهدم البيوت على ساكنيها ولم يكتف بذلك بل وقام بقصف الشوارع المحيطة بالبيوت المستهدفة والطرق المؤدية للمستشفيات حتى يصعب إنقاذ الجرحى  .. في جرائم تعد سابقة تاريخية لم تشهد من قبل، وأثبثت هذه الجولة كم هم جبناء فلم يقاتلوا الا بالطائرات او بالقذائف المدفعية وقد تحدتهم المقاومة الفلسطينية أن يدخلوا غزة برا إلا إنهم هرولوا للوساطات راجين وقف إطلاق النار حيث كانت مدنهم تحت صواريخ المقاومة تحاصرهم في الملاجئ وتحاصر دولتهم المزعومة باستهداف مطاراتهم ومدنهم الكبرى.أخيرا اود ان أقول أننا والله لم نهزم بل هم من انهزموا .. فنحن لم نستسلم  بعد وهم من كان هدفهم النيل والفرات فما خرجوا من فلسطين وكانت عليهم جحيما
(TÜRKÇESİ : Esirgeyen ve Koruyan Yüce Alla’ın adıyla, İsra Suresinin birinci ayeti, Filistin toprağı bir islam vakfıdır bir karış toprağından vazgeçmek veya vazgeçmeyi düşünmek bile haramdır, Allah cc. Bu toprağı dinlerin başlangıç yeri ve peygemberlerin yurdu olmasıyla  özel kıldı, sakinlerini torağını meyvesini bitkisini suyunu güneşini canlı ve cansız her varlığı bereketli kıldı, siyonist işgal devleti ve arkasındaki şer güçleri ne Dine ne de insana hürmet göstermedi.. toprağın isgaliyla yetinmeyip insanları vahşice öldürüp göç ettirdiler, bunun üzerine sözde vatan kurup Filistinli olan her şeyi kendilerine bağladılar, bölgenin yöresel  yemeklerini bile onların kültürü dünyaya pazarladılar, işgal güçleri ABD'nin desteğiyle ve dünyanın suskunluğuyla Kudüs’ün  İslam tarihi boyunca insanların din ırk ayırımı yapılmadan yaşandığını unutmuşçasına ve Birleşmiş milletlerin tüm kararlarını görmezden gelerek  şehri tamamen işgal etmeye, vatandaşlarını göç ettirmeye ve Kudüs’te olan her şeyi ve Müslüman ve Hristiyan kutsal yerlerini Yahudileştirmeye  çalışıyor, bu suçlara karşı sessizlik devam ederse Şeyh Cerrah Mahallesi ve Silvan Mahallesi son olmayacaktır, Filistin de işgalin suçları aklın  düşünemeyeceği kadar büyüdü, son gerginlikte evleri sakinleri üzerine yıkmakla yetinmeyip vurulan evlerin çevresindeki yolları da vurdular hataneye giden yolları da vurdular yaralıları kurtaramamamız icin, sadece son gerilimde yaklaşık 60 cocuk ve 40 kadın  uçak saldırılarıyla öldurüldü, son gerililimde direniş güçlerinin kendini geliştirmesi ve yeni silahlar kullanmasıyla Tüm şehirlerinin Ateş altında olması, havaalanlarının ve  birçok ekonomik ve stratejik yerlerinin ateş altında kalması, hatta ve hatta direniş güçlerimizin onların başkentine sokağa çıkma yasağı uygulaması, işgal devletinin zaafını gösterdi ve onların ne kadar korkak olduklarını tüm dünya gördü, kara operasyon yapmaları için  Filistin direniş güçleri onlara meydan okudu ama onlar  ateşkes için arabuluculuklara yalvarılamıyorlardı, son olarak şunu iyi açıklamam gerek ve sizin bunu iyi bilmeniz gerek  biz yenilmedik vallahi yenilmedik biz hala vazgeçmedik vazgeçmeyi de düşünmüyoruz ama onlar .. onların hedefleri iki mavi çizgi değil miydi Nil ve Fırat değil miydi? Ama onlar hala Filistin sınırlarından çıkamadılar ve hatta biz Filistin’i onlara cehennemiye çevirdik... Bize sonuna kadar destek olan Samsunlu ve Türkiyeli kardeşlerime teşekkür ederim.)” dedi.
    Toplantı Tekkeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Son sınıf öğrencisi Mehmet Akif UZUN’un yaptığı duayla birlikte son buldu.

Filistin ve Kudüs için pedal çevirip basın açıklaması yaptılar