Hepatit B ve A'dan aşıyla korunmak mümkün

TAKİP ET

Liv Hospital Samsun Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Kliniği'nden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.

Hepatit hastalığının ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğuna değinen ve Hepatit B ve A virüsüne karşı aşı bulunduğunu belirten Liv Hospital Samsun Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Kliniği’nden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de 1998’den bu yana yenidoğan tüm bebekler ulusal aşılama programı çerçevesinde aşılanarak korunmaktadır. Hepatit B’ye karşı oluşan bağışıklık Hepatit D için de koruyucudur” dedi.
Liv Hospital Samsun Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Kliniği’nden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Hepatit hastalığının çeşitlerine değinen Prof. Dr. Sünbül, “Alfabenin ilk harflerinden oluşan isimlendirme ile A, B, C, D ve E tipi virüslerin ağızdan veya kan yolu ile alınıp özellikle karaciğerde iltihap oluşturmasına “viral hepatit” denilmektedir. Bu virüslerden A ve E mikropla kirlenmiş gıda veya suyun ağızdan alınması ile bulaşırken, B, C ve D tipi olanlar kan ve kan ürünleri, diş tedavisi sırasında ve cinsel yolla hastalığı taşıyan kişilerden diğerlerine bulaşmaktadır” diye konuştu.
“Hepatit C’de yüzde 70 karaciğer iltihabı riski mevcut”
Viral hepatitlerin müzmin hastalıklara neden olup olmayacağından bahseden Prof. Dr. Sünbül, “B tipi sarılık geçiren hastaların yüzde 10’u, C tipi sarılığa yakalananların ise yüzde 70’i müzmin karaciğer iltihabına dönüşür. Hepatit B virüsünü anneden alan bebeklerde hastalık çoğu kez müzminleşir. A ve E tipi sarılık olanlar ise hastalığı akut geçirirler ve müzminleşme olmaz” şeklinde konuştu.
“Hastalarda ileri derecede halsizlik vardır”
Viral hepatitlerin klinik belirtilerini anlatan Prof. Dr. Sünbül, şu bilgileri paylaştı:
“Hastaların önemli bir kısmında herhangi bir belirti olmayabilir veya halsizlik, kas ağrıları gibi hafif bulgular vardır. Daha azında ise göz aklarında ve cildinde sararma, iştahsızlık, idrar renginde koyulaşma, dışkının açık renge dönmesi, bulantı, kusma ve karın ağrısı gibi yakınmalar olur. Bazen eklem ağrıları ve ciltte döküntü saptanır. Hastalarda ileri derecede halsizlik vardır. Kimi hastalar evde hastalığı atlatabilirken bir kısmı hastaneye yatmak zorunda kalabilir.”
“Viral hepatitlerin tedavisi”
Hepatit A, E ve akut Hepatit B için sadece destekleyici tedavi ve istirahatin yeterli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sünbül, “Hepatit C ve müzmin Hepatit B ve D için virüslere yönelik tedavi verilmelidir. Günümüzde Hepatit C için çok etkin ilaç tedavileri ile kısa sürede kesin kür sağlanabilmektedir. Hepatit B için tedavi süresi daha uzundur. Zamanında tedavi edilmediği takdirde bu hastalarda karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri gelişebilir” ifadelerini kullandı.
“Aşılama ihmal edilmemeli”
Hepatit B ve A virüsüne karşı aşı bulunduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Sünbül, “Pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de 1998’den bu yana yenidoğan tüm bebekler ulusal aşılama programı çerçevesinde aşılanarak korunmaktadır. Hepatit B’ye karşı oluşan bağışıklık Hepatit D için de koruyucudur. Ancak 30 yılı aşkın çabalara rağmen Hepatit C için aşı geliştirmek henüz mümkün olmamıştır. Diğer yandan kan ve kan ürünleri, diş tedavisi, cinsel yolla bulaş, ciltte dövme gibi işlemler konusunda çok dikkatli olunmalıdır. Hepatit A ve E için temiz su ve hijyenik gıda sağlanması bulaşmayı önlemede çok önemlidir” dedi.
“Gebeler Hepatit B aşısı olmalı”
Hamile bir bireyde Hepatit B hastalığı varsa ne yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Sünbül,“Planlanmış bir gebelik ise anne adayı gebe kalmadan önce Hepatit hastalığı açısından bir uzman hekim tarafından değerlendirilmelidir. Eğer hepatit B geçirmemiş ve bağışık değilse, aşılanarak bağışık hale getirilmelidir. Gebelik sırasında hepatit B hastalığı saptanırsa bunun bebeğe bulaşma ihtimali yüksek olduğundan çocuk doğar doğmaz Hepatit B aşısı ve serumu yapılmalıdır” diye konuştu.