VM Medical Park Samsun Hastanesi Bilgilendiriyor!

TAKİP ET

18 yaşının altında evlendirilen kız çocuklarına çocuk gelin, yapılan evliliğe çocuk evliliği (Erken Evlilik) deniliyor. ÇOCUK, GELİN, EVLİLİK… Tanım detaylandırıldığında rahatsızlık hissiyatı daha derinden hissedilmeye başlıyor. Çünkü çocuğu cinsel obje olarak görebilen bir yetişkine teslim edilmesinden bahsediyoruz.

 Tanımadık birisine… Yaşça büyük birisine… Rıza alınmadan… Anne baba zorlamasıyla… VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği’nden Uzm. Dr. Serkan Süren, çocuğun gelişimsel süreçleri (bilişsel, ruhsal, fizikseli fizyolojik ve psikolojik) henüz tamamlanmadan, evlilik ve çocuk sahibi olmak gibi sorumlulukları taşımaya hazır olmadan yap(tır)ılan evliliklerin çocuklar üzerinde oluşan psikolojik durumlar hakkında önemli bilgiler paylaştı. 
Çocuk evlilikleri ile anne baba sevgisini hissetmesi gerekirken, 11'inde gelin edilen, 12'sinde anne olan, 14'ünde ölü bulunan Ayşelerin Fatmaların dramından, öğretmen olmayı hayal ederken, bir adamın üçüncü eşi olan kızlarımızın hayal kırıklıklarından… Karanlıktan korkan, evde yalnız kaldığında kendini yatıştırmakta zorlanan, babası eve biraz geç kalsa telaşa kapılan bir çocuğun; öz anne babasının, kendisine kıymasından, hayatını çalmasından bahsediyoruz.
Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde en önemli sosyal ve kültürel problemlerden biri olan küçük yaşta çocukların evlendirilmesi ailelerin onayı olsa dahi suçtur. İnsan hakları ihlalidir. Çocuğa cinsel istismardır.
Henüz ergenliğe bile girmemiş kız çocuklarının kendilerinden yaşça büyük erkeklerle zorla, iradeleri dışı evlendirilmelerini açıklayacak mantıklı bir gerekçe öne sürülemeyeceği kanaatindeyim.
Toplumun sosyal yapısı, yoksulluk, düşük eğitim düzeyi, geleneksel uygulamalar, kalıplaşmış yargı ve inanışlar ile çocuk yaşta evlenmeleri normalize edebilir miyiz?
Anne babanın iradesi öncülüğünde gerçekleşen bu evliliklerin, ailenin kendilerine göre haklı nedenlerinin olması ile daha masum hale gelebileceğini mi düşünüyorsunuz?
Yaşama Hakkına Tehdit
İnsan için ‘’Yaşama hakkı’’ tüm hakların en temel olanıdır. “Geri alınamayan, telafisi olamayan” niteliktedir. Yaşam olmadığında, hayat son bulduğunda diğer haklardan bahsedilemez. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de en çok altı çizilen, vurgulanan ve ilk sayılan haktır.
Erken yaşta evlilik çoğu kez erken annelik deneyimine neden olmaktadır. Erken evliliklerde evliliğin birinci yılında gebe kalma oranları %90’ların üzerindedir. Gebelik ve doğum her yaş grubunda riskli iken, adolesan gebeliklerde hem anneler ve hem de doğacak bebekleri için bu risk kabul edilemez düzeydedir. Bedenin anatomik, fizyolojik, hormonal gelişimi henüz tamamlanmadığından, doğum komplikasyonları çok daha sık, çok daha tehlikelidir. Dolayısıyla erken evlilikler riskli erken gebeliklere neden olarak hem anne hem de yenidoğanın hayatını önemli ölçüde riske atar
Ruh Sağlığına Tehdit
Gelişim döneminde olan bir çocuk, evlilik ile uygun olmayan yaşantılar ve beklentilere maruz kalarak ağır bir yük altına girer.
Oyun oynaması, ders çalışması, yapabildiklerini görerek başarı hissini duyumsaması ve kendi değerini geliştirmesi, yaşıt ilişkileri kurarak sağlıklı kimlik duygusu geliştirmesi gerekirken, iyi bir gelin, iyi bir eş, iyi bir anne rolü üstlenmek, ev yönetme, çocuk büyütme sorumluluklarını yüklenmek zorunda kalır.
Henüz kendi kimlik yapılanması tamamlanmamışken bu rolleri becerebilmesi, sorumlulukların üstesinden gelmesi zor gelir. Zamanında yaşanılamayan çocukluk doyumları, ertelenmiş hayallerin hissettirdiği hayal kırıklıkları ile baş edebilmek o zihin ve ruh için oldukça örseleyicidir.
Yetersizlik düşünceleri, değersizlik duygularının oluşması kaçınılmazdır.
Depresyon, uyum bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, konversif bozukluk ve intihar gibi çeşitli ruhsal sorunlar oldukça sık görülür.
Yaşam hakkını tehdit eden, ruh sağlığında kalıcı bozulmalar oluşturan genç yaş evlilikleri ile aynı zamanda kızların eğitim hayatları kesintiye uğramakta, vasıflı olamadıkları için istihdam imkânlarından da yeteri kadar yaralanamamaktadırlar. Dolayısıyla eğitim alma, meslek edinme, kendilerini sosyoekonomik refaha taşıma ümitleri ve hakları ellerinden alınmaktadır.
Erken yaşta evlilikler kadına şiddetin de önemli bir nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu evlilikler daha çok kadın aleyhine sonuçlanmakta, evlilik sorunları, aile içi şiddet ve boşanma daha sık görülmektedir.
Erken yaş evlilikler, ‘Çocuk’ ve ‘Evlilik’ kelimelerinin yan yana kullanımının hissettirdiği rahatsızlıktan çok daha öte olumsuzluklar içermektedir. 
GENÇ HAYATLARI TEHDİT EDİYOR… 
ÖĞRENİM HAYATINI SEKTEYE UĞRATIYOR...
KADINA ŞİDDETE NEDEN OLABİLİYOR…