Felsefe; anlamı irdeleyen, akla dayanan, bilgeliği arayan sistemli bir düşünme etkinliğidir. Felsefe ile uğraşan kişilere de filozof denir. Sokrates, Platon ve Aristoteles üç büyük filozoftur. Bunları hemen hemen herkes bilir.
Aslında baktığımızda, insanoğlunun her biri bir filozoftur bence.
Bir sinema filmi Uyumsuz serisindeki gibi, insanoğlu da arasında ayrılmıştır bence. Mutlaka serisini izlemenizi tavsiye ederim. Ütopik bir dünyada geçiyor, fakat biraz kafa yorunca verilen mesajı anlıyorsunuz.
Filmde insanlar; Fedakârlık, Dostluk, Dürüstlük, Cesaret ve Bilgelik toplumu olarak ayrılıyor. Geri kalan azınlık kısmı ise "Uyumsuzlar", yani hiçbir topluluğa ait olamayan ve toplumda bir yeri ve önceliği olmayan kişiler olarak sınıflandırılıyor.
Aslında günümüzde de bu filmdeki gibi geliyor bana insanlar.
Fedakâr ve dürüst olan işine bakanlar.
Cesur ve bilge vasıflı lider insanlar.
Acımasız, savaşçı insanlar.
Tırnakçı, ayakçı, üçkâğıtçı ya da adına ne derseniz deyin, o türlü insanlar...
Kimse kimseye benzemezse de karakteristik özellik olarak hem ayırt eden hem de birleştiren yönlerimiz vardır. Bu özellikler bazı duygu patlamalarında ön plana çıkar. Beynimizdeki hormonlar dediğimiz kimyasallar, bu duygu patlamalarına göre hayatımızı şekillendiriyor bence.
Sizi mutlu eden bir şey, başkasını üzebilir mi? Nedir buradaki ince nüans?
Sizin kibir, ego ya da "her şeyi ben bilirimcilik" dedikleriniz doğuştan mı var, sonradan mı oluşur? Kimse "bende kibir ve ego yok" diyebilir mi?
Ne kadar derse desin, "bende yok" diye başkası inanabilir, ama ben ve benim gibi çok ince görenler bunu böyle düşünmez. Mutlaka bizde de vardır kibir ve ego. Peki, neye göre, kime göre bir hareket olabilir?
Şöyle bir örnek vermek gerekirse: "Bende kibir ve ego yok" diyenlerin, o koltuğa oturmadan, o makam ve mevkiye gelmeden önceki durumlarını hatırladığınızda nasıllardı?
Naif bir insanın böyle ego ve kibir yüklü bir hale nasıl geldiğini hiç düşündünüz mü? Bunları düşünmek için filozof olmaya gerek yok bence!
Ama günün sonunda geldiğimiz nokta "Banane"cilik oluyorsa, siz zaten çok düşünmeyin. Bir işiniz olmadığında ya da yapılmadığında, karşınızdaki insana ağzınıza geleni söyleyebiliyorsanız, siz de egolu ve kibirlisiniz o zaman!
İşte, çok demokrasi de iyi bir şey değil, demek ki!
Evet, hatalar ve yanlışlar mutlaka olabilir, kimsenin itirazı yok! Siz birine "egolu ve kibirli bir insan" derken, öncelikle aynada kendimize bakmamız gerekiyor bence...
20 yaşında düşündükleriniz ile 40 yaş ve sonrasında düşündükleriniz, duygularınız, samimiyetleriniz, zevkleriniz, hobileriniz—aklınıza ne gelirse—aynı mı? Sanmıyorum.
Demek ki zaman ve insan arasındaki o kavram her şeyi değiştirebiliyor. Onun için kendinizi ona göre konumlandırmanız ve gerekli önlemleri almanız gerekiyor.
Neyse, yazımda anlamı akla dayanarak irdeledim, bilgileri de sistemli düşünerek arıyorum sanırım. O zaman ben filozof muyum?