İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynakların temelinin biyolojik çeşitlilik olarak nitelendirildiğini anlatan Özbay, biyolojik çeşitliliğin bir ülkenin zenginliği olduğunu ve korunması gerektiğini vurguladı.
Biyokaçakçılığın önüne geçilmesinin önemine değinen ve bu konuda vatandaşlara büyük görev düştüğünü belirten Özbay, şöyle devam etti:
"Yurt dışından turist olarak gelen bazı insanlar, konukseverliğimizden yararlanarak burada çok rahatlıkla yiyip içip yatıyorlar, hatta bizim insanımız bunlar giderken 'Harçlığın var mı' diyip bir de cebine para koyuyor, uçak biletine kadar alıp gönderiyorlar. Oysa bunlar buraya sırf keyifleri için gelmiyor. Bazı yabancı turistler, Türk insanının misafirperver özelliğini kullanarak buradaki endemik bitkilerimizi ve hayvanlarımızı bir şekilde toplayıp yurt dışına götürüyor."
Özbay, turistlerin hangi amaçla geldiğinin önceden belirlenemeyeceğini ancak şüpheli davrananların, dikkati çekenlerin kolluk kuvvetlerine bildirilmesini isteyerek, şöyle konuştu:
"Buraya gerçekten turist olarak geliyorsa başımız gözümüz üstüne. Bu bizim hoşumuza gider. Bizim geleneklerimizde bu var ama onu da misafir ederken 'Acaba çantasında ne var' diyip araziye gittiği zaman ufak bir takip etmek lazım. 'Ne yapıyor, sadece fotoğraf mı çekiyor yoksa gidip böcek mi, yılan mı, kelebek mi topluyor' buna bakmamız lazım. Gerçekten böyle bir şey yapıyorsa onun yaptığı biyolojik kaçakçılıktır. Turistik değildir. Misafirperverliği bu hak etmiyor demektir."
Yurt dışına kaçırılan ve stratejik öneme sahip doğal kaynaklar nedeniyle Türkiye'nin büyük zarara uğradığını belirten Özbay, "Bunu sadece bir örnekle anlatmamız gerekirse, Türkiye'de bulunan engerek yılanının zehirinden serum yapılıyor. Bizim buradan kaçırılan engerek yılanlarının zehirlerinden yapılıyor. Bizim ülkemiz de yurt dışında bu seruma yıllık yaklaşık 20 milyon lira veriyor. Dolayısıyla bu bir döviz kaybıdır, bir giderdir" dedi.
Vatandaşların bilinçlenmesi için toplantılar düzenleniyor
Doğa Koruma ve Milli Parklar Samsun Şube Müdürü Murat Demir ise belirli aralıklarla vatandaşların biyolojik çeşitlilik ve bu yöndeki kaçakçılıklar konusunda bilinçlendirilmesi için çalışma yürüttüklerini söyledi.
Samsun'daki Kızılırmak Deltası gibi alanların biyolojik çeşitlilik ve zenginlik açısından çok değerli olduğunu, bu nedenle yöre halkına buradaki endemik bitkiler, flora ve fauna açısından bilgilendirici çalışmalar yaparak bu zenginliklerin korunmasını amaçladıklarını anlatan Demir, şunları kaydetti:
"Bu tip alanların ziyaretçi potansiyeli çok yüksek. Özellikle yabancı ziyaretçiler çok fazla. Bu yabancı ziyaretçiler fotoğraf çekmek, alanları gezmek için geldiklerinde daha çok numune topluyor. Vatandaşlarımız ziyaretçileri burada gezdirirken dikkatli davranmalı. Biyokaçakçılığa neden olacak materyalleri turist gibi davranarak sahadan çıkarmalarına izin vermemeleri konusunda bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Bu alanlarda özellikle tıbbi ve aromatik bitkilerin kaçakçılığı çok fazla oluyor. Bu konuda halkımızı bilinçlendirmek için çaba sarf ediyoruz."
Biyokaçakçılığın özellikle Doğu Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ile Akdeniz bölgelerinde yoğunlaştığı, 2013 yılında 49, 2014 yılında ise 52 vaka tespit edildiği, en çok ise kelebekler, böcek türleri, bitkiler, sürüngenler, kurbağalar ve salyangozların yurt dışına kaçırılmak istendiği öğrenildi.
Biyokaçakçılığın önüne geçilmesinin önemine değinen ve bu konuda vatandaşlara büyük görev düştüğünü belirten Özbay, şöyle devam etti:
"Yurt dışından turist olarak gelen bazı insanlar, konukseverliğimizden yararlanarak burada çok rahatlıkla yiyip içip yatıyorlar, hatta bizim insanımız bunlar giderken 'Harçlığın var mı' diyip bir de cebine para koyuyor, uçak biletine kadar alıp gönderiyorlar. Oysa bunlar buraya sırf keyifleri için gelmiyor. Bazı yabancı turistler, Türk insanının misafirperver özelliğini kullanarak buradaki endemik bitkilerimizi ve hayvanlarımızı bir şekilde toplayıp yurt dışına götürüyor."
Özbay, turistlerin hangi amaçla geldiğinin önceden belirlenemeyeceğini ancak şüpheli davrananların, dikkati çekenlerin kolluk kuvvetlerine bildirilmesini isteyerek, şöyle konuştu:
"Buraya gerçekten turist olarak geliyorsa başımız gözümüz üstüne. Bu bizim hoşumuza gider. Bizim geleneklerimizde bu var ama onu da misafir ederken 'Acaba çantasında ne var' diyip araziye gittiği zaman ufak bir takip etmek lazım. 'Ne yapıyor, sadece fotoğraf mı çekiyor yoksa gidip böcek mi, yılan mı, kelebek mi topluyor' buna bakmamız lazım. Gerçekten böyle bir şey yapıyorsa onun yaptığı biyolojik kaçakçılıktır. Turistik değildir. Misafirperverliği bu hak etmiyor demektir."
Yurt dışına kaçırılan ve stratejik öneme sahip doğal kaynaklar nedeniyle Türkiye'nin büyük zarara uğradığını belirten Özbay, "Bunu sadece bir örnekle anlatmamız gerekirse, Türkiye'de bulunan engerek yılanının zehirinden serum yapılıyor. Bizim buradan kaçırılan engerek yılanlarının zehirlerinden yapılıyor. Bizim ülkemiz de yurt dışında bu seruma yıllık yaklaşık 20 milyon lira veriyor. Dolayısıyla bu bir döviz kaybıdır, bir giderdir" dedi.
Vatandaşların bilinçlenmesi için toplantılar düzenleniyor
Doğa Koruma ve Milli Parklar Samsun Şube Müdürü Murat Demir ise belirli aralıklarla vatandaşların biyolojik çeşitlilik ve bu yöndeki kaçakçılıklar konusunda bilinçlendirilmesi için çalışma yürüttüklerini söyledi.
Samsun'daki Kızılırmak Deltası gibi alanların biyolojik çeşitlilik ve zenginlik açısından çok değerli olduğunu, bu nedenle yöre halkına buradaki endemik bitkiler, flora ve fauna açısından bilgilendirici çalışmalar yaparak bu zenginliklerin korunmasını amaçladıklarını anlatan Demir, şunları kaydetti:
"Bu tip alanların ziyaretçi potansiyeli çok yüksek. Özellikle yabancı ziyaretçiler çok fazla. Bu yabancı ziyaretçiler fotoğraf çekmek, alanları gezmek için geldiklerinde daha çok numune topluyor. Vatandaşlarımız ziyaretçileri burada gezdirirken dikkatli davranmalı. Biyokaçakçılığa neden olacak materyalleri turist gibi davranarak sahadan çıkarmalarına izin vermemeleri konusunda bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Bu alanlarda özellikle tıbbi ve aromatik bitkilerin kaçakçılığı çok fazla oluyor. Bu konuda halkımızı bilinçlendirmek için çaba sarf ediyoruz."
Biyokaçakçılığın özellikle Doğu Karadeniz, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ile Akdeniz bölgelerinde yoğunlaştığı, 2013 yılında 49, 2014 yılında ise 52 vaka tespit edildiği, en çok ise kelebekler, böcek türleri, bitkiler, sürüngenler, kurbağalar ve salyangozların yurt dışına kaçırılmak istendiği öğrenildi.