Altıntaş, “değişen dünya ve hızla değişen toplum koşullarında, zaman zaman "yönetilebilirlik" sorunuyla karşı karşıya kalan ülkemizde "iyi" bir yönetimin sağlanabilmesidir” diyerek şöyle devam etti;
“Sayın Başbakanımız değerli hocam Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu beyfendinin bu konudaki görüşleri gerçektenden olmazsa olmaz öneme haizdir. “Bu sistemin doğasında olan çarpıklığı aşmak için yeni bir anayasa ve yeni bir siyasal sistem demek gerekir, Bu sistemin mutlaka değişmesi lazım. Ya pür parlamenter sistem ya pür başkanlık sistemi olması lazım, Halk tarafından cumhurbaşkanı seçimi gerçekleşmişse, bunun başkanlık sistemi yönünde değişmesi doğru olur. Başkanlık sistemine geçilmesi doğrudur. Seçim beyannamesinde olacak, bizzat ben yazdım”.
Başbakanımızın başkanlığındaki Ak Partimizin AR-GE ekibi (akademik ve siyasi kadrolar) kurumların ve kurumlararası ilişkilerin yeniden tanımlanması doğrultusundaki önerileri tartışmaktadır.
Bu noktada, iyi bir yönetim için kurumsal düzenlemelerin önemli olduğu varsayımından hareket edilmektedir. Gerçekten de kurumlar önemli midir? Ya da demokratik ve etkin bir yönetim için kurumsal düzenlemelerin önem derecesi nedir? Kurumlar siyasal aktörler için motivasyon yada motivasyonsuzluk yaratır, aktörlerin kimliklerini biçimlendirir, politika-üretiminin çerçevesini kurar, demokratik rejimlerin yapılanmasını kolaylaştırabilir yada zorlaştırabilir.
Siyaset bilimcileri, genellikle, devlet sistemlerinde benzeyen ve ayrı olan noktaları saptamak, ya da salt ortak bir noktanın ortaya konmasını sağlamak için iki yol izlemektedirler. Bazıları anayasalardaki belirli noktaların bütün ülkeler için hep birlikte ele alınmasının ve inceleme konusu üzerinde bazı genellemelere varılmasının doğru olacağını düşündükleri halde; bazıları da, siyasi kurumları kendi ulusal ortamlarının ve gelişmelerini açıklayacak ulusal çevrelerinin içinde incelemek istemektedirler. Birinci davranışı benimseyenler siyasi kuvvetler, ideoloji, siyasi karar vermede etkili olan unsurlar ve olaylara uzak kalıp bir bütün olarak toplu bir biçimde kurumları tümdengelimci bir yöntemle ele alarak karşılaştırmalar yapma yoluna gitmektedirler. İkinci davranışı benimseyenler ise her ülkenin kurumlarını tek tek ele alarak olayların ve siyasi kuvvetlerin dinamik ilişkisiyle birlikte çok yakından siyaset, sosyoloji, sosyal psikoloji, iktisat ve psikoloji yönlerinden incelemektedirler. Kuşkusuz bu iki davranıştan birincisi gerçeklerden uzaklaşması; ikincisi ise çok sınırlı olması nedeniyle eleştirilmiştir.
Ak Partimizin Başkanlık Sistemi önerisi, Amerikan teoriciliği ile Avrupa kıta teoriciliği arasında kendine özgü Türk tipi bir Başkanlık Sistemi olacaktır. Böylece yöntem sorunsalı uzlaştırıcı bir yaklaşımla çözümlenecektir.
YAŞAM
Yayınlanma: 30 Mart 2015 - 10:04
Türk Tipi Başkanlık Sistemi
Ak Parti Samsun milletvekili Aday Adayı Hakan Altıntaş, Son yıllarda Türkiye'de varolan siyasi ve idari sistemde kapsamlı reform taleplerinin sıklıkla dile getirilmekte olduğunu belirterek, Başkanlık, Yarı-Başkanlık ve diğer karma rejimler arayışlarının ve tartışmalarının da gündemde daha önemli bir yer almaya başladığını kaydetti.
YAŞAM
30 Mart 2015 - 10:04