Dr.Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Karadeniz'deki stratejik önemiyle öne çıkan Kırım Yarımadası Türkiye'ye kuş uçuşu sadece 264 km uzaklıkta bulunuyor. Bölgenin tarihi bugününü anlamaya ışık tutuyor. Kırım’ın coğrafi konumudur.” dedi.
Karadeniz'in kuzeyinde yer alan Kırım Yarımadası doğal güzelliklerinin yanı sıra tüm Karadeniz kıyılarını ilgilendiren stratejik konumuyla tarih boyunca oldukça ilgi çekmiş bir bölgesi olduğunu hatırlatan Dr.Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Bölgenin tarihi bugününü anlamamızda yardımcı oluyor. Kırım; 13’üncü yüzyıldaki Moğol İstilası'na kadar Hun, Hazar, Bizans, Kiev Rusları ve hatta Anadolu Selçuklularının nüfuz mücadelesine sahne oldu. Yarımada, 1227'de Cengiz Han'ın ölümüyle dört parçaya ayrıldı. Moğol İmparatorluğu'nun Altın Orda kolunun hakimiyetine girdi. Kısa bir süre sonra Cengiz Han'ın soyundan gelen Moğolların yönettiği bu devlet Müslüman olurken, Kırım'da da yaygın bir şekilde İslamlaşma başladı.” dedi.
‘KIRIM HANLIĞI'NIN ATLI SAVAŞÇI GÜCÜ, OSMANLI DEVLETİ'NİN SEFERLERİNE KATILMAKTAYDI’
15’inci yüzyılda Altın Orda Devleti'nin dağılmaya başlamasıyla teşkil edilen, Altın Orda hanedan sülalesinden hanların kurduğu, yani Cengiz Han soyundan bir idareye sahipti vurgusu yapan Dr.Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Bu dönemde Kırım Yarımadası nüfusu ezici çoğunlukla hakim sınıf olan Müslüman Kırım Tatarlarından oluşuyordu. 1470'li yıllarda Fatih Sultan Mehmet döneminde Kırım Hanlığı Osmanlı Devleti'ne tabi oldu. Osmanlı'ya bağlı iken hanedanını sürdüren Kırım Hanlığı iç sisteminde tamamen bağımsızdı ve kendisi dış ilişkiler de kurabilmekteydi. Kırım Hanlığı'nın atlı savaşçı gücü, Osmanlı Devleti'nin seferlerine katılmaktaydı. Kırım’ın ve Kırım Hanlığı'nın tarihindeki önemli noktalardan biri de 1571 Moskova Seferi'dir.Rus tahtında meşhur 'Korkunç İvan'ın bulunduğu bir dönemde Kırım Ordusu 1571'de Rusya içlerine düzenlediği seferde Moskova'yı da ele geçirip şehri yakmış, Moskova ve çevresinden tarihçilerin hesabına göre 150 bin esirle geri dönmüştü. Bu sefer Kırımlı akıncıların seferlerinin en büyüğü olarak tarihe geçmiştir.18. yüzyıla kadar Rusya'yı önemsemeyen Osmanlı Devleti bu devlet ile ilişkileri Kırım Hanlığı'na havale etmişti.” diye konuştu
‘ZENGİN KİTAPLIK DA MAHVOLMUŞ, KALGAY'LAR'IN MERKEZİ AKMESCİT DE YAKILMIŞTIR’
Kırım Hanlığı ilk defa 1484'te Sultan 2’inci Bayezit'in Akkirman seferine katılarak işbirliği yaptığını ifade eden Dr.Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Mengli Giray, ona ordusal destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. Bundan sonra hanlar sultanın özel buyrukları ile onaylandı. Fakat Rusya kuvvetlenince, 300 yıl boyunca kendi hanları idaresinde ve Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan Kırım Hanlığı'na göz dikmiş, 1736'da Kırım yarımadasına girerek Bahçe Saray'da iki bin evi ve Han Sarayı'nı yakmış, Selim Giray'ın kurduğu zengin kitaplık da mahvolmuş, Kalgay'lar'ın merkezi Akmescit de yakılmıştır. Bundan sonra Şahin Giray ihanetle Rusya'ya kaçıp onlara sığındığından 1774'te Kaynarca Antlaşması ile Rusya Kırım'ın bağımsızlığını ve tarafsızlığını Osmanlı Devleti'ne kabul ettirmiştir.1774'te Kaynarca Antlaşması ile Rusya Kırım'ın bağımsızlığını ve tarafsızlığını Osmanlı Devleti'ne kabul ettirdikten sonra 1783'te de Kırım'ı ilhak etmiştir.” şeklinde konuştu.
‘KIRIM TATARLARI BÖLGEDE BÜYÜK PROBLEMLERLE KARŞI KARŞIYADIR’
1917'de Kırım Türkleri bağımsızlıklarını ilân edip devlet kurdularsa da 1920 sonlarında devrim güçleri gelince durum değişmiş, ilk dünya savaşından sonra 19 Ekim 1921'de özerk Sovyet cumhuriyetleri arasına katılmıştır. 2’inci Dünya Savaşında bazı Kırımlıların Alman kuvvetlerine katıldığı ileri sürülerek Nazilere yardım eden Kırım'lılar önce Sibirya'ya, sonra Orta Asya steplerine sürgün edildiğinin üzerinde duran Dr.Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “Stratejik konumuyla Türkiye ve Ukrayna başta olmak üzere tüm Karadeniz kıyısındaki ülkeler için büyük önemde olan Kırım, Rusya'nın elinde askeri açıdan Rusya'ya büyük avantaj sağlar hale geldi. Rusya aynı zamanda Kırım'ın büyük tarım ve turizm potansiyelinden de istifade etmekte ve bu istifadesini daha da yukarılara çıkarmayı hedeflemektedir. 1991'den itibaren Kırım'a yeniden dönen ve 2014'te Rus işgalinin öncesinde sayılarının 300 bini aştığı tahmin edilen, işgal öncesinde her sene nüfusları Kırım nüfusuna oranla artan Kırım Tatarları bölgede büyük problemlerle karşı karşıyadır. Tatarların 2014'ten itibaren büyük sıkıntılar yaşadığı, dini ve kültürel hayatlarının baskı altına alındığı, karşılarına çıkarılan engeller ve keyfi gözaltılar, tutuklamalar, kaçırmalar, saldırılarla Kırım'dan göçe zorlandıkları belirtilmektedir. ”ifadesini kullandı
‘ÖZERKLİĞİNE YÖNELİK POLİTİKALAR GELİŞTİRMESİNİN UYGUN OLACAĞINI DEĞERLENDİRİYORUM’
2014'e kadar Kırım'a olan Kırım Tatar göçü bu tarihten itibaren tersine dönerek Kırımlı Tatarların uğradıkları baskılar nedeniyle Kırım'dan göçüne dönüştürdüğünü sözlerine ekleyen Dr.Emekli Kurmay Albay İbrahim Yıldırım, “2014 yılında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı dâhilinde yaşanan anlaşmazlıklar sonrası 24 Şubat 2022 tarihinde Rusya devlet başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'da “özel bir askerî operasyon” ilan etmesiyle başladı ve işgal sürmektedir. Türkiye Rusyanın işgalini tanımadığını ilan etmiştir. Türkiye, Kırım ve diğer coğrafyalardaki Kırım Tatarları Türkiye'den Kırım'ın ilhakını kabul etmemekle yetinmemesini, Kırım'a yönelik işgalin sona ermesi konusunda daha aktif girişimlerde bulunmasının olası bir Rusya Ukrayna barışında Kırım ın bağımsızlığı veya Özerkliğine yönelik politikalar geliştirmesinin uygun olacağını değerlendiriyorum. Kırım'daki Sivastopol Üssü'nün tarihte Rusya tarafından İstanbul'u almak amacıyla inşa edildiğini ve Karadeniz için jeopolitik önemini asla unutmamak gerekir.” şeklinde ifade etti.
Köksal ÖNER















