Samsun Kent Haber'in analiz yazıları adrese teslim yazılardır. Herkes anlamaz ya da anlar, ama işine gelmez.
Ancak bu yazıda, adrese teslim olanlardan umarım anlayanlar çıkar ve gerekenleri yaparlar.
Samsun, bu konuda yıllardır ciddi çalışmalar istiyor, fakat hep kağıt üstünde kalıyor.
Bürokratlar gelip geçicidir fakat biz gazeteciler yerel basın olarak her zaman buradayız.
Samsun'un tanıtımına yönelik bizler elimizden geleni yapmaktayız, yapılması gereken varsa yine yaparız yeter ki ilgili kurum ve kuruluşların yetkilileri adım atsın.
Her zaman diyorum "Samsun ve İlçelerini önce bizler tanıyacağız" Bununla ilgili olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan'ı tebrik ediyorum.
‘Odak Samsun’ projesi ile ilçelerdeki tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini vatandaşlarla buluşturuyor.
Az önce dediğim gibi önce bizler tanıyacağız sonra yine biz tanıtacağız.
Geçtiğimiz günlerde Samsun Kültür ve Turizm Müdürü tarafından yapılan organizasyonda sosyal medya da paylaşım yapan ınfuluncerlar Ladik'e götürülmüş eve güzelde oldu paylaşımları gördüm bizde sayfalarımızda paylaştık. Ben onlar davet edilmesin demiyorum fakat yapacaksanız bir çalışma önce bir nevi bu şehrin hafızaları ile bir araya gelin sonra yapacaklarınızı yaparsınız. Bizden söylemesi gerekisi size kalmış. Samsun Kent Haber'in de dediği gibi "Samsun turizminden cacık olur mu?"
Samsun turizminden cacık olur mu? Analiz yazısı
Samsun turizminden cacık olur mu? Analiz yazısı! Samsun turizmi, sözümüz ona kendini sosyal medya fenomeni olarak pazarlayan, ergenler, ınfuluncerlar ve cacık olmayı beceremeyen tur ve acentaların eline kaldı!
Samsun turizmini canlandırmak, Samsun'un tanıtımını yapabilmek için yıllardan beri şehrin ileri gelenleri çareler aradı, formüller üretti ama ne yazık ki bu işte bir arpa boyu yol alınamadı! Şimdi geldiğimiz nokta ise, Samsun turizminden cacık olup olmayacağı!
Samsun'un gelişimi, tanıtımı ve kalkınmasından sorumlu olan idareciler, çağa ve teknolojiye ayak uyduramadı, bu değişim ve dönüşümü algılayamadı! 657'ye tabi olanlarla, bu evrime ayak uyduranlar arasında 'kuşak çatışması' gibi bir sendrom ortaya çıktı! Hal böyle oluncada, sosyal medyada 5 bin, 50 bin hadi diyelim 100 bin takipçi kasanlar, kamu kurumlarının dört duvarı arasına sıkışmış emir ve komutaya göre hareket eden, insiyatifi olmayan, değişen sosyal algılar karşısında şaşkın ördek misali kala kalan, yöneticilerin karşısına 'Infuluncer ve fenomen' olarak çıktılar.
Sosyal medyada çiğ köfte, tabak çanak, bungalov ev, restoran ve tost tanıtımları yaparak yolunu bulanlara, Samsun'un muhteşem dogası ve tarihi mekanlarında, ön plana kendi fotoğraflarını koyarak, adeta kendi PR'larını yapanlara, sözümüz ona fenomen ve Infuluncer denilerek, samsun turizmi emanet edildi! Elbette ki, günümüz şartlarında sosyal medya ağlarını etkili kullananlarlada bu kent için, işbirliği yapılacak! Ancak burada dikkat edilmesi gereken konu, etkileşimin etkisi ve sosyal medya hileleridir! Kamuda ise ne yazık ki bunları anlayacak, refleks yoktur!
Samsun turizmi ile işbirliği yapılmayan tek yapı ise, ne yazık ki sosyal medya ağları ile total olarak milyonlarca erişim alan, zaman zaman kentin tanıtım ve turizmi ile ilgili yapılan hataları, yanlışları yazan, fikir ve öneri sunan Samsun yerel basınıdır!
Günümüz 'girişimcilik ve fırsatçılık' çağıdır! Pasta büyük olunca bu girişimcilik ve fırsatçılıkta, dernek ve benzeri yapılar oluşturularak, yada menfaat çıkar ilişkisi ile kümelenilmesi gibi, sosyal medyaya yabancı kurum ve kuruluşların karşısına, takipçi sayıları ile çıkılması yolu ile yapılıyor artık.
Samsun turizmi ne yazık ki, bu işi sadece ve sadece rant ve yol bulma mantığı ile gören sözümüz ona 'Turizm Ombudsmanı' rolleri yapan, yapay ve hormonlu hıyarların eline kaldı! O yüzden Samsun turizminden bir türlü cacık olamadı! Olduysa da o cacık tat vermedi!
Kiminin OKA'nın bütçesi iştahını kabarttı, kimi ilgisi alakası olmamasına rağmen dernekler kurarak AB projelerinin peşine düşüp, turizm otoritesi kesildi, kimi en iyi tur ve acenta olduğunu iddia ederek 'Bu işin piri biziz' dedi, kimi pastadan pay kapmak için kruvaziyer gemilerin peşine düştü! Kimi bu işle ilgi toplantılar yapan kurum ve kuruluşlara, hayali turist sayıları rapor etti. Kimi, iç turizmde fahiş fiyat uyguladı, kimi düşük fiyat verenlerle kavga etti!
Samsun turizminden cacık olmayacağını belki bezginlikten, belki de yanlış işlerden, belki sektörde ki kişi ve kişilerin iyi niyetli olmayışından bezen acentalarda, TÜRSAB'ın yıl içinde yaptığı faaliyetlerle ilgili Perşembe sabahı düzenlediği toplantıda, söyleyince, biz de dertli olduğumuz Samsun mevzusu ile ilgili konuda, sarımsak olalım dedik! Zira cacık, sarımsaksız olmaz!
Bize göre Samsun'dan, doğru iş ve işbirlikleri yapılırsa cacıkta olur, ayranda! Lakin Samsun'a aidiyet bağı olmayan, Samsun'u küpünü dolduracak geçim kaynağı olarak gören, yerli ve yabancı turisti düşük yada fahiş fiyatlarla avlayanlardan, rasyonel ve kalıcı projeler üretmeyip, AB ve OKA'dan bütçe kapıp, küpü doldurma peşinde olanlardan, bir cacık olmayacağı kesin!
Geçtiğimiz günlerde Samsun Valisi Orhan Tavlı ile makamında biraraya gelmiştik. Vali Tavlı, Samsun'da turizmin canlandırılması ve kentin tanıtımı ile ilgili planlanan bazı heyecan verici çalışmaları anlattı. Ve sayın Vali Tavlı, bu satırları yazan şahsımıza o gün 'Samsun'u bir ara senden dinleyelim' demişti! Bu talep, yerel basında köşe yazıları yada haberleri ile Samsun'un tanıtımı, turizmi, ortak akıl, fikir ve öneriler noktasında eleştirel, yol gösteren vede öneri sunan camiamız adına, yıllar sonra samimi bir dokunuş olmuştur.
O yüzden önce Samsun'u altın yumurtlayan tavuk gibi görüp, yolanları anlattık...
Ve anlatacak çok şey var! Samsun'u değil kendini yaşatma peşinde koşanlara, kentin tanıtımı ile ilgilenmeyip sadece bu işin kaymağına odaklananlara, Samsun'un potansiyellerini, çıkar ve cüzdan ilişkisi ile istismar edenlere, yol verilmesi gerekiyor. Yani pirincin içindeki taşların artık ayıklanması, Samsun'u ayran, kendilerini de hıyar görenlere, yoğurtlarının ekşi olduğu söylenmeli!
Son sözü sevgili Barış Manço'ya bırakalım...
Sözüm meclisten dışarı dostlar
Bugünlerde kendimi hıyar gibi hissediyorum
Hani dilim dilim doğrasalar beni
Marmara Ege Karadeniz ve hatta Akdeniz cacık olur diyorum
Derdim öylesine büyük ki dostlar
Kırka yarıp yine kırka bölseler
Ve kırk bostana gübre diye serpseler
Kırk bin tane ot biter de
kırk bin derde deva olur diyorum