Korkulardan kaçmalı mı yoksa yüzleşmeli mi? adlı haber bültenin mailimize düştüğünde aklıma korkularım aklıma geldi.
Kadın erkek, genç yaşlısı farketmez herkesin mutlaka bir korkusu vardır?
Somut olarak korkularımız, soyut olan korkularımızın önüne geçmiş durumda...
O yüzdendir sanırım antidepresan kullanıyor bu nesil...
Psikolog değiliz ama korkularımız bizi farklı psikozların içine sokuyor gibi görünüyor!
Bu anlamda Psk. Kübra Uğurlu "Korkular ile mücadelenin yollarını" anlatmış ama insan hayatının içine kadar girmiş, hatta hayatının yönünü, kaderini belirleyecek olan korkularla mücadelenin yolunu anlatmamış.
Yükseklik korkusu, asansör korkusu, uçak korkusu gibi durumlara açıklık getirmiş. Bunlarla mücadele edemesen bile yüksek yere çıkmazsın, asansöre ve uçağa binmezsin olur biter.
Bazı insanların kafasındaki korku bu korku olmasa gerek diye düşünüyor, siz değerli okurlarımızı Psk. Kübra Uğurlu'nın "Korkular ile mücadelenin yolları" adlı yazısını paylaşıyorum.
Korkular ile mücadelenin yolları
Hayatımız boyunca farklı nedenlerde birçok kez korku duygusunu yaşıyoruz. Ancak bu duygu, yaşamımızı etkilediğinde bir önlem almak gerekiyor. Psk. Kübra Uğurlu, korkularımızla mücadelenin yollarını anlatıyor.
Evrensel bir duygu olan korku, kişinin duygusal veya fiziksel anlamda bir tehlike altında verdiği uyarıcı tepki ve yaşamsal bir mekanizma olarak tanımlanıyor. Korktuğumuzda titreme, terleme, kalp atışında hızlanma, kasılma veya donma, ağız kuruluğu, düşünce ve algıda yavaşlama gibi belirtiler görülüyor. Korku ile kaygının sık sık karıştırıldığını söyleyen Psk. Kübra Uğurlu, bu iki duygu arasında farkı şöyle açıklıyor: “ Korku somut olarak var olan bir tehlikeye karşı hissedilen duygu iken, kaygı potansiyel bir tehlikeye karşı hissettiğimiz duygudur.”
İnsanın varoluşundan bu yana hayatta kalmak için mücadele ettiğini ve çeşitli sebeplerden ötürü birçok kez korkuya maruz kaldığını belirten Psk. Uğurlu, bazen bu korkuların ileri noktalara gelip, gündelik işlevselliğimizi zayıflatıp hatta engelleyebildiğinin altını çiziyor. Psk. Uğurlu, “Örneğin; araba kazası yaşayan birinin sonraki dönemlerde, tekrar başına aynı şeyin gelmesi korkusuyla her seferinde arabaya binmekten kaçınması. Bu durum kişinin gündelik işlevselliğini yavaşlatabilen en basit örneklerden biridir. Bir diğer yönden kaçma eylemi bir tür savunma mekanizması olarak da çalışır. Bu örnekler çoğaltılabilir; yükseklik korkusu, asansör korkusu, uçak korkusu gibi… Ancak korkulardan ne kadar kaçarsak bilindışında kaçtığımız o korkuyu bir o kadar önemli ve büyük kılarız” diyor.
Psk. Uğurlu, kişinin korkudan uzaklaşmak veya o korkuyu engellemek için yaptığı her kaçma hamlesinin aslında yaşadığı korkuyu pekiştirmesine neden olduğuna dikkat çekiyor. Kişinin korkulardan kaçmak yerine aşamalı olarak korkularıyla yüzleşmesi ise yaşadığı korkuyu yenmesi için uzun vadeli bir güven ortamı oluşturacağını anlatan Psk. Uğurlu, şöyle devam ediyor: “Beyin korku duyulduğu için kaçılan durumu, canlıyı ya da nesneyi değerinden daha fazla önem atfı vakfeder. Korkuya profesyonel bir psikolojik destekle aşamalı maruz ve çözümleme sürecine girilmesi kişinin psikolojik dayanıklılığı arttırmasına yardımcı olacak, gündelik yaşam standardını tekrar yükseltmesini sağlayacaktır.”